Eylül 22, 2023

| K7 Medya | Haber Merkezi |

| Son Dakika | Haber | Gazete | TV | Radyo | Sosyal Medya platformu, Dünya ve Türkiye gündemi, Antalya haberleri, yerel, en son dakika haberler.

Başörtülü ilk Vali…

7 min read
Gazeteci Fikret Eray KÜMBETLİOĞLU’nun ‘Başörtülü ilk Vali’ köşe yazısı yayında.

Gazeteci Fikret Eray KÜMBETLİOĞLU’nun ‘Başörtülü ilk Vali’ köşe yazısı yayında.

Fikret Eray KÜMBETLİOĞLU

12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında çıkarılan ve yaklaşık 31 yıldır yürürlükte kalmış olan “Kamuda Kılık Kıyafet Yönetmeliği” nedeniyle kadınlar kamu kurumlarında başörtüleriyle çalışamadı.

Türkiye’de başörtüsü yasağı, başta üniversite öğrencilerine yönelik olmak üzere bütün kamu ve bazı özel kurumlarda kadın çalışanlara uygulanan başörtü yasağı ile bu yasağın sosyal ve siyasal etkileri etrafında yaşanan sorun olarak görüldü.

Başörtüsü yasağı, (kamu veya özel) ilk ve ortaöğretim okullarında ve (kamu veya özel) üniversitelerde herkes için geçerliydi.

Mahkemeler, devlet daireleri ve diğer resmî kurumlarda öğrenciler, işçiler ve kamu görevlileri için geçerliydi.

Ancak ilk ve ortaöğretim okullarında ve bazı üniversitelerde okula ziyaretçi ya da veli olarak gelenler için sorun yoktu.

Kamu kurumlarında ise çalışanlara uygulanan bu yasak hizmet alanlar için geçerli değildi. Benzer şekilde mahkemelerde yasak sadece yargıçlar, avukatlar, hukukçular ve diğer işçileri kapsardı.

Askerî kurumlarda ise bu yasak en geniş şekliyle uygulanırdı ve kullanılan örtü belli standartları (başörtüsü alttan bağlanmalıydı ve üstten biraz saç görünmeliydi) sağlamadığı müddetçe ziyaretçi ya da veli olarak gelenler için başörtüsü yasaktı.

Kimlik, sürücü belgesi ve pasaport gibi resmî belgeler üzerinde başörtülü ve türbanlı fotoğraf serbestti.

Ancak üniversite kayıt belgeleri ve kimliği gibi resmî belgeler ile kamu çalışanlarının kimlikleri üzerinde başörtülü ve türbanlı fotoğraf yasaktı. Bu fotoğraflarda saçlar açık olmalı ve boyun görünmeliydi.

Türkiye’de bu yasakların özellikle üniversite öğrencilerine yönelik de uygulanması çok yoğun ve tartışmalı olmuştur.

Bu yasak lehine olanlar ve karşı çıkanlar arasındaki tartışmada sosyal demokrat Cumhuriyet Halk Partisi ve bazı siyasi partiler laiklik adına bu yasağı savunurken Anavatan Partisi, Refah Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi gibi muhafazakâr, İslamcı veya milliyetçi siyasi partiler ise bunu bir dinî inanç adına savunmuşlardır.

Başörtüsü yasağı, 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’deki feministler arasında da hem bir mücadele hem de çatışma ve tartışma konusu olmuştur.

Bir gerçek daha var ki,

Kimi feministler reşit kadınların ifade özgürlüğü ve özneleşmesi kapsamında başörtüsü yasağına karşı çıkarken bazı Kemalist feministler başörtüsü yasağını desteklemişlerdir.

1960’ların sonu ve 1970’lerin başında, başörtüsü giyen üniversite öğrencisi sayısında önemli ölçüde artma oldu.

1984 yılına kadar nadir olaylar yaşansa da başörtüsü genel bir sorun olmadı.

1984 yılında, üniversitelerde başörtüsü yasağı yürürlüğe girdi ama 1980’ler ve 1990’lar boyunca, yasağın uygulanması yaygın değildi ve çok sayıda öğrenci mezun oldu.

Recep Tayyip Erdoğan‘ın başbakanlığını yaptığı 59 ve 60. Hükümet dönemlerinde, bu konuda açıklamalar oldu. Erdoğan, daha önce pek çok kez dile getirdiği siyâsî simge kabul edilse bile bu yasağın kaldırılmasını isteğini, 2008’in Ocak ayında İspanya’ya yaptığı ziyarette belirtti.

Bunun üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi kurmayları bir araya gelerek, iki haftadan kısa bir sürede, Anayasa değişikliği tasarısı hazırladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde Şubat ayının başında görüşülen bu değişiklik kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün önüne geldi.

Anayasa’nın 10. maddesinin son fıkrasına ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresini, 42. maddesine de “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” fıkrasını ekleyen değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokratik Sol Parti milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne, anayasa değişikliğinin “iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması” için başvurdu.

Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” fıkrasını ekleyen değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokratik Sol Parti milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne, anayasa değişikliğinin “iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması” için başvurdu.

Davayı kabul eden Anayasa Mahkemesi, 5 Haziran 2008 tarihinde, yapılan anayasa değişikliği için iptal ve yürürlüğünün durdurulması kararını verdi. Anayasa Mahkemesi “9 Şubat 2008 günlü 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun’un 1. ve 2. maddeleri, Anayasa’nın 2., 4. ve 148. maddeleri gözetilerek iptal edilmiştir. Ayrıca yürürlüğü de durdurulmuştur.” açıklamasını yaparak, kararında Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine ve Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerine atıfta bulundu.

Buna da karşı çıkanlar oldu,

6 ve 9 Şubat 2008 tarihlerinde üniversitelerde türbana serbestlik getireceği iddia edilen Anayasa değişikliği TBMM’de 518 milletvekilinin katıldığı oylamada 411 olumlu, 103 olumsuz oyla kabul edildi.


27 Şubat 2008 tarihinde kamuda başörtüsü serbestliği sağlayan anayasa değişikliği hakkında, CHP ve DSP ile birlikte 112 milletvekili, imzası içeren şikayet dilekçesiyle Anayasa Mahkemesinde dava açılma talebiyle resmî başvuru yaptı.

6 Mart 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi; CHP ve DSP’nin, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istemiyle açtığı davada herhangi bir eksiklik tespit etmedi ve davayı kabul etti.


14 Mart 2008’de Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde partinin kapatılması için Adalet ve Kalkınma Partisi’nin temelli kapatılma davasını açtı.

Başsavcı, aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da olduğu 71 kişinin siyasetten yasaklanmasını istediği için bu dava öncelikli olarak öne alındı.


5 Haziran 2008’de, Anayasa Mahkemesi 9 Şubat 2008 günlü 5735 sayılı anayasa değişikliğini iptal ve yürürlüğünün durdurulması kararını açıkladı.

Anayasa Mahkemesi, açıklamasında, kararını Anayasa’nın 2, 4. ve 148. maddelerini gözeterek verdiğini belirtti ve Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine ve Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerine atıfta bulundu.

Günümüz Türkiye’si…

Başkan Recep Tayyip Erdoğan‘ın atılımı ile şimdi Türkiye’de başörtülü kadın Milletvekillerimiz var.

Öğretmen, doktor, gazeteci ve binlerce meslek dalında başörtülü kadınlarımız artık özgür iradeleri ile görev almakta.

Şimdi ise Türkiye’nin ilk başörtülü kadın Afyonkarahisar valisi olarak atanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Kübra Güran Yiğitbaşı oldu.

Tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum.

Sözde demokrasiye ve laiklik ilklerine sahip çıkan sahtekar kesim yine ‘Böyle iş olur mu?’ nağraları atmaya başladı bile…

Beni en çok üzen tek şey var ki o da vatan içerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığını taşıyan lakin kendi öz vatanının batmasını isteyen muhaliflik ile alakaları olmayan kukla kesimidir.

Ayrıntıları hatırlayın, CHP Genel eski Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve yeni Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’da bu kukla kesimin oyunlarına gelmiş partilerine başörtülü üye alıp poz vermişti.

Bilinen gerçeklerden bir tanesi ise Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ’nün başörtüsü ile yaptığı çirkin algı operasyonlarıydı. Başörtülü kesimi kötü fiillerde kullanarak medyaya servis yapmaları günümüzde de devam etmekte.

Yine Türkçe ezanı getirenler ve Arapça ezanı susturanlar bu kesimler değil miydi?

Şimdi gündemi iyi takip edin, bu kukla ve sahtekar kesimin sloganları şu olacak…

Ülke elden gidiyor, şeriat geldi halimiz Suriye’den daha kötü olacak falan filan…

Bayatlayan bu sözler asla Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkamayacak, yıpratamayacak…

Hedef 2023 ise siz o zaman görün Dünya liderliğini…

Ve vicdanınız ile düşünün…

Nereden nereye geldi Türkiye!

Kalın sağlıcakla.

Haber hakkında hisseleriniz hangi emoji?
  • Fascinated
  • Happy
  • Sad
  • Angry
  • Bored
  • Afraid
Eylül Global Group | Newsphere by AF themes.